Ukrayna’da Savaşın Başlaması Sonrasında Rus Şirketlerin Farklı Ülkelerdeki Mallarına El Konulmasının Yatırım Hukuku ve Haksız Kamulaştırma Yasağı Kapsamında Değerlendirilmesi
https://tr.euronews.com/2022/02/24/ukrayna-krizinde-son-durum-putin-yard-m-talebi-uzerine-askeri-harekat-baslatt-m
Giriş
Almanya, Rusya’nın bu yılın başlarında Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından, yakın tarihte enerji arzını istikrara kavuşturmayı amaçladığı söylenen, ancak yatırımcı-devlet tahkimi alanında da yansımaları olabilecek bir adım atarak Almanya Ekonomik İşler Bakanı kararıyla Rus şirketi olan Rosneft’in iki Alman iştirakini Federal Ağ Ajansı’nın kayyumluğu altına almaya karar verdi.[i] Kararda, sadece Haziran 2022’de Rus şirketi RN Refining’in Rusya’dan yaklaşık 535 milyon Euro değerinde 835.000 ton ham petrol ithal ettiği; Ukrayna’da devam eden işgaline karşılık olarak Rusya’ya uygulanan uluslararası yaptırımlar nedeniyle, bağlı ortaklıkların statüsüne ilişkin “belirsizliklere”, bazı sözleşme ortaklarının bağlı ortaklıklarla iş birliklerini durdurmalarına yol açtığı belirtilmektedir.
Ekonomik yaptırımlar, ülkeler arasındaki ihtilâfların silah kullanılmadan giderilmesi yollarından birisi olarak görülmektedir.[ii]‘‘Bu kapsamda ekonomik yaptırımlar, bir dış politika aracı olarak, diplomasi ve savaş arasında (between words and wars) kabul edilmektedir.’’[iii]
Ekonomik yaptırımlar, uluslararası hukuk prensiplerine uygun olmalıdır. Ekonomik yaptırımlar, yatırım hukuku açısından, adilane davranma, ayrımcılık yapmama ve yatırımın güvenliğini sağlama gibi yükümlülüklere ilaveten haksız kamulaştırma yasağı kapsamında da son derece önemlidir. Bu doğrultuda, bu yazıda, Şubat 2022’de büyüyen Rusya-Ukrayna Savaşı kapsamında, Rus şirketlerin farklı ülkelerdeki mallarına ilişkin uygulanan tedbirler, uluslararası yatırım hukuku ve haksız kamulaştırma yasağı kapsamında genel bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
1. Rusya-Ukrayna Savaşı Sonucunda Uygulanan Ekonomik Yaptırımlar (Uluslararası Yatırım Hukuku Bağlamında)
Rusya’nın, 2022 Şubat’ta tekrar başlayan Ukrayna’yı istila hareketinin ardından Moskova’ya yönelik yaptırım dalgası tekrar başlamış ve halen devam etmektedir. Her geçen gün genişletilerek artan yaptırımlar; bireysel kısıtlamaların yanında finans, enerji, ulaşım gibi alanları da kapsamaktadır. Küresel yaptırım izleme veri tabanı Castellum.ai’ nin verilerine göre, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar toplamda 9 bin 672’ye ulaştı.[iv] Rusya, sırayla İran, Suriye ve Kuzey Kore’den sonra Dünya sahnesinde en çok yaptırım uygulanan ülke olmuştur. Sayısal veriler, Nisan itibariyle uygulanan yaptırımların yaklaşık %61’lik dilimin Rusya’da yaşayan bireylere, %10’luk dilimin ise Rusya merkezli kuruluşlara uygulandığını gösteriyor. Dünya çapında politik çevrelerin tepkisini çekerek Rus hükümetini, özel şahısları ve tüzel kişilikleri hedef alan ekonomik yaptırımların, uluslararası yatırım hukuku açısından yansımaları, başlıca; Batılı ülkelerce Rusya Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini kullanmasını engellemek için varlıklarını dondurulması, otomotiv üreticilerinden Stellantis ve Volkswagen, tüketici ürünleri şirketi Henkel, gıda şirketleri McDonald’s, Coca-Cola ve Starbucks gibi artan sayıda uluslararası şirketin yaptırımlar sonrasında Rusya’daki faaliyetlerinin askıya alınması, Ukrayna Parlamentosu’nca onaylanan ve Rusya ile temas eden özel kişilerin ve şirketlerin varlıklarına el koymayı amaçlayan kamulaştırma yasası olarak gözükmektedir. Uzun vadede 2014’ten beri Rusya’ya karşı uygulana gelen yaptırımların kapsamı, son savaş ile epey genişletilmiş, özellikle Rus yatırımcıların yaptırımların yapıldığı farklı ülkelerdeki yatırımlarının olumsuz etkilenmesine sebep olmuştur. Rus şirketlerinin çeşitli ülkelerde varlıklarına el koyulması kararı Rusya’da ve yurtdışında rublenin devalüasyonuna sebep olmuş ve uluslararası şirketleri Rusya’daki ofislerin kapatmasına yol açmıştır.[v] Genellikle ticari ambargo, varlıkların dondurulması, gümrük vergileri, finansal işlemlerle ilgili kısıtlamalar şeklinde görünen ekonomik yaptırımlar,[vi] devletler tarafından oluşturulabileceği gibi, AB, DTÖ, BM gibi uluslararası ya da uluslar-üstü kuruluşlar tarafından da uygulanabilir. Hedef ülke, coğrafi bölge ya da kişilerle ithalat ve ihracat yapılması fiilen engellenebilmekte ve ödeme araçlarının kullanımı neredeyse imkânsızlaştırılabilmektedir.
Kamulaştırma, doğrudan veya dolaylı olarak görülebilir. Doğrudan kamulaştırma, genellikle, mülkün doğrudan fiziksel olarak elden çıkarılması olarak görülür. Özel olarak, uluslararası yatırım hukuku altında Ukrayna’da savaşın başlaması sonrasında Rus şirketlerin farklı ülkelerdeki mallarına el konulması yönündeki yaptırım, doğrudan kamulaştırmanın açık bir örneğidir. Dolaylı kamulaştırma, korunan bir yatırımın ekonomik değerini önemli ölçüde zayıflatan tek bir eylemi veya aynı sonucu doğuran bir dizi eylem ve/veya ihmali ifade edebilir.[vii] Ekonomik yaptırımlarla beraber, ticari sözleşmenin tarafları arasında ve ticari ilişkilerde ödemelerin gerçekleşmesinde karmaşık hukukî uyuşmazlıklar ortaya çıkabilmekte ve dolaylı kamulaştırma da söz konusu olabilmektedir. Yaptırımların yatırımcıların üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, belli koşullar altında yaptırımlara veya dayatılmalarına yabancı yatırımcılar için tahkim mahkemelerinde itiraz etme hakkı doğabilmektedir.[viii]
2. Milletlerarası Yatırım Hukukunda Haksız Kamulaştırma Yasağı
‘‘Uluslararası yatırım hukuku kapsamında kamulaştırma, hakkın verildiği yasa tarafından tanınan bir varlık veya haktan önemli ölçüde yoksun bırakılma halidir.’’[ix] Yatırım tahkim mahkemeleri, uluslararası hukukta öngörülen alt sınırı tanımakta ve kamulaştırmanın varlığını tespit için bu alt sınırı olgulara uygulamaktadır.
- Kamulaştırma, gerekli koşullar altında yasaldır. Siag v, Mısır’daki mahkemenin gözlemlediği gibi, “kamulaştırmanın kendisi gayri meşru bir eylem değildir. Bir Devletin yabancılara ait mülkleri kamulaştırma hakkına sahip olduğu kabul edilmektedir”.[x] Ulusal hukukta olduğu gibi uluslararası hukukta da tanınmakta olan kamulaştırma kavramı, kanunilik için öngörülen kümülatif koşulları sağladığı sürece hukuki bir sorun teşkil etmemektedir. Bunlar: kamu yararı, hızlı ödeme (the payment of prompt), yeterli ve efektif tazminat ve ayrımcılık yapmama ilkesine dayanan yasal sürecin gözetilmesidir.[xi] Yabancı bir yatırımcı tarafından başlatılan bir tahkim uyuşmazlığında, kamulaştırma iddiası öne sürüldüğünde, söz konusu kamulaştırmanın yasallığının tespiti, ev sahibi devlet için can alıcı olacaktır. Kamulaştırmanın yasallığı 3 aşamada değerlendirilir: Bahse konu bu üç aşama, yatırımcının korumaya çalıştığı hakların, kamulaştırmanın konusunu oluşturabileceğinin doğrulanması; kamulaştırmanın varlığının doğrulanması ve son olarak yasal bir kamulaştırma için aranan kümülatif koşulların karşılanıp karşılanmadığının doğrulanmasıdır. Bunun yanında, yatırımcının haksız kamulaştırma iddiasına karşı yasal bir kamulaştırma iddiasında bulunurken yalnıza bir koşulun sağlanmamış olduğunu ortaya koyması yeterliyken, bir Devlet açısından, meşru bir kamulaştırmanın tüm şartları karşılandığının ortaya koyulması gerekmektedir. Bu şartlar:
- Kamusal yarar şartı, kamulaştırmanın özel kazanç veya başka bir yasa dışı amaç değil; kamu güvenliği, kamu sağlığı, şehir planlaması,[xii] ulusal güvenlik[xiii] ekonomik kalkınma[xiv] gibi meşru bir kamusal amaç tarafından motive olmasının sağlanmasıdır. İlgili yaptırımların ve düzenleyicilerin eylemleri kasıtlı olarak oluşturulmaması gerektiği gibi doğası gereği tedbirler, geçici nitelikte olmalıdır. Başka bir şekilde ifade edilirse, el koymanın süresi veya ne zamana kadar devam edeceği el koyma tedbiri alınırken açıklanmalıdır. Bu bağlamda Rus şirketlere yönelik varlıklara el atma tedbiri, yasal bir amaca yönelik olarak veyahut kaçınılmaz bir duruma karşılık alınmalıdır.
- Tazminat, ev sahibi Devlet tarafından kamulaştırmadan hemen sonra derhal ve kamulaştırma yapılmadan önceki piyasa değeri dikkate alınarak belirlenmiş yeterli ve etkili (konvertibl bir para biriminde ödenmiş) miktarda ödenmesi şartıdır. Feldman v. Mexico davası[xv] örneğinde görüldüğü gibi kamulaştırma sadece doğrudan el koymalarla değil, dolaylı kamulaştırma ve “kamulaştırmaya eşdeğer” tedbirlerle de ilgilidir ki bunlar potansiyel olarak bir yatırımcının mülkiyet haklarına önemli ölçüde müdahale edebilecek çeşitli hükümetin düzenleyici faaliyetlerini kapsamaktır. Doğrudan kamulaştırmanın tanınması nispeten kolaydır. Hükümet yetkilileri aracılığıyla bir şirketin taşınır veyahut taşınmaz bir varlığını ele geçirilerek, yatırımcı mülkiyetin ve kontrolün tüm avantajlarından mahrum bırakılır. Ayrıyeten, geniş tanımlı mülkiyet haklarına müdahale eden hükümet eylemlerinin- NAFTA, madde 1139 [xvi] kapsamında bir “yatırım”-, ne zaman geçerli düzenlemeden tazmin edilebilir bir alıma geçtiği çok belirsizdir ve bu çizgiyi çizmek için tam olarak tatmin edici bir yol bulunamamıştır.” [xvii]
- Yasal Süreçlerin Gözetilmesi ve ayrımcılık yasağına riayet edilmesi de son derece önem arz etmektedir. Adil bir prosedür izlenmesi, kamulaştırmanın makul bir şekilde önceden bildirilmesini gerektirebilir. İç hukuktaki prosedür, bu prosedüre uygunluk ve tarafsız bir yargıç tarafından makul bir süre içinde adil bir duruşma yapılması zorunludur.[xviii] Kamulaştırma, münhasıran (genel olmayan) ve kişisel bir nitelikte olmamalıdır. Yabancı bir yatırımcının yatırımına, temel meşru ve makul beklentilerini boşa çıkarmayacak şekilde muamele edilmeli, haksız ayrımlara dayanan bir şekilde hareket edilmemelidir. Bu standardı uygularken, Mahkeme ilgili tüm koşulları dikkate alacaktır.[xix]
Devlet-yatırımcı arasında sıklıkla çatışma yaşanılan koşul, ‘‘tazminat’’tır.[xx] Önlemlerin tümü tazmin-olunamaz nitelikte değildir. Bir Devletin, kamunun menfaati için kural koyma ve bunları uygulama yetkisini kullanması veya kamu refahının iyileştirilmesini güvence altına alınması amacıyla aldığı önlemler gibi düzenleyici nitelikteki bazı kamulaştırmalar, tazmin olunamaz özelliktedirler. Düzenleyici önlemin tazmin olunamaz olduğunu iddia eden sorumlu devlet, iddiasının geçerliliği için ispat yükü taşımaktadır.[xxi] Uluslararası teamül hukuku uyarınca bir kamulaştırma talebi ileri sürüldüğünde, haksızlığı ortadan kaldıran farklı koşullar, Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun (ILC) Devlet Sorumluluğuna (ASR) ilişkin Maddelerinin 20 ila 26. bentlerinde belirtilmektedir.[xxii] İstisna olarak, bir yatırım anlaşması altında ileri sürülen kamulaştırma iddiası ancak kaçınılmaz bir önlem olarak tanımlanabiliyorsa, bu kamulaştırma eyleminin varlığı, koşullara tabii olmadan kabul edilecektir. Kamulaştırma taleplerine itiraz eden Devletler, koşulların itiraz edilen tedbirlerin alınmasını haklı kıldığını ve böylece haksızlığı önlediğini savunma seçeneğine de sahiptirler.
3. Rus Şirketlerin Farklı Ülkelerdeki Mallarına El Konulmasının Uluslararası Yatırım Hukuku ve Haksız Kamulaştırma Kapsamında Değerlendirilmesi
Her şeyden önce belirtmek gerekir ki; yatırım hukukundan kaynaklanan korumaların uygulanabilmesi için öncelikle bu yatırımların devletlerarası bir anlaşma tarafından veya devlet ile yatırımcı arasındaki bir sözleşme tarafından koruma altında olması gerekmektedir. Aksi halde tedbirler zaten baştan tahkime götürülemez, çünkü herhangi bir tahkim heyetinin bu tarz bir uyuşmazlığı değerlendirebilmek için yargı yetkisi olmaz. Söz konusu ekonomik tedbir üzerinde bir tahkim uyuşmazlığından bahsedebilmek için de bu şartların sağlanması veya yatırım anlaşmasında kamulaştırma yasağı ile ilgili olarak “tazminat miktarı veya ödeme yöntemine ilişkin” anlaşmazlıkların ad hoc yatırımcı-devlet tahkimi ile çözüleceği öngörülmelidir. Rusya’nın Almanya, Fransa, İtalya yanında 81 ülke ile daha yatırım hukuku alanında tahkim anlaşması vardır.[xxiii] Bu sebeple yalnızca bu listede yer alan/çok taraflı tahkim anlaşmalarına üye ülkelerde bulunan Rus şirketlerine uygulanan yaptırımlar, incelememizin konusudur.
Farklı ülkelerdeki Rus şirketlerin mallarına uygulanan kamulaştırma faaliyeti sürecinde herhangi bir devlet, yukarıdaki koşullardan herhangi birini karşılayamazsa, eylemleri haksız kamulaştırma yasağı kapsamına girebilecek ve uluslararası hukuka aykırı bulunabilecektir.
İlk olarak, makul bir tazminatın ivedi bir şekilde ödenmesi, son derece mühimdir. Rusya-Ukrayna savaşı süratle devam etmektedir: ‘‘Putin, geçtiğimiz günlerde kısmi seferberlik ilan ederek, Ukrayna savaşı için 300 bin yedek askerin derhal göreve çağrılmasını emretti.’’[xxiv] Bunun yanında görünürde bir barış anlaşması olmaması nedeniyle, savaşın ne zaman sonuçlanacağı belirsizdir. Barış anlaşması yapıldığı bir senaryoda dahi, bu anlaşmanın tazminatlarla ilgili yeterli bir hüküm içerip içermediğinin belirlenmesi imkansızdır (böyle bir yaklaşım, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Alman malvarlıklarına ilişkin olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uygulandı).[xxv] Bu belirsizlik süresince, kamulaştırma faaliyeti dahilinde ‘‘derhal ve yeteri kadar’’ tazminatın ödendiği söylenemeyecektir. Bu durumda tazminat koşulu karşılanamayacak ve hukuka uygun bir kamulaştırmadan bahsedilemeyecektir.
Yasal amaç koşulu için milli güvenlik, ekonomik güvenliğin gözetilmesi, kaçınılamaz tehlikenin önlenmesi gibi sebepler ileri sürülmektedir. Sorulması gereken sorular, ‘‘Bu yaptırımlar, kamu yararı kapsamında değerlendirilebilir mi veya yaptırımı zorunlu kılan bir durum oluşmuş/oluşması öngörülebilir mi?’’ olup, aynı zamanda amaçtan sapan uygulamalar da haksız kamulaştırma kapsamında kalacaktır. İleri sürülen amaçlar, yasal bir zeminde görünseler de etkili bir biçimde var olmaları gerekir. Rus şirketlerin ekonomik güvenliği tehdit ettiğine yönelik bir gerekçeyle mallarına el konulması için o ülkede korunmak istenen değere karşı tehditkâr bir durumun varlığının sabit olması gerekmektedir. Örneğin ekonomik güvenlik arzının korunması gerekçesiyle Rus şirketlerin denetimi yeterliyken ve amaca yönelik bir tedbir sayılabilirken şirketin varlığına son verilmesinin istenmesi veya kayyım atanması gibi amacından sapan yaptırımlar, haksız bir kamulaştırmaya yol açacaktır.
Başka bir önemli koşul, ayrımcılık yasağıdır. Bu kapsamında dikkat edilmesi gereken, genel olmayan ve kişisel nitelikte bir kamulaştırmanın olup olmadığıdır. Aksi halde ayrımcılık yasağının ihlal edildiği yaptırımlara dair bu yasağa ilişkin olarak hukuka aykırılıktan bahsedilemeyecektir. Cevaplanması gereken ‘‘Muamele farklılığı de jure ayrımcılıkla (açıkça yabancı uyrukla bağlantılı) mı sınırlıdır yoksa de facto ayrımcılığa da (görünüşte tarafsız olsa da pratikte yabancı yatırımcıları dezavantajlı duruma düşüren) uygulanabilir mi, bazı yerli yatırımlara yabancı yatırımlardan daha iyi muamele mi ediliyor [xxvi]?’’ sorularıdır.
Mahkemeler ulusal muamele yükümlülüğünün her iki tür durumdaki muamele farklılığına da uygulandığını kabul etmiştir.[xxvii] Gerçekten de bir önceki kısımlarda anılan davaların hiçbirinde itiraz edilen tedbirler açıkça yabancı uyrukla bağlantılı değildir. Ayrım yapılması gereken nokta, her farklı muamelenin ayrımcılık olmadığıdır. Münhasıran yabancı uyruklu şirketlere uygulanacak olan kamulaştırmalar, hukuka aykırılık teşkil etmediği sürece yasal bir kamulaştırma faaliyetidir; meğerki görünüşte tarafsız fakat pratikte yabancı yatırımlar aleyhine bir durum oluşturmasın. Pratikte yabancı uyruklu şirketler aleyhine olacak kamulaştırma faaliyetleri, uluslararası yatırım hukuku kapsamında haksız kamulaştırma olarak nitelendirilebilecektir. Sonuç olarak, kümülatif olarak açıklanan yasal amaç, tazminat ve ayrımcılık yapmama şartlarından birinin dahi sağlanamaması halinde Rus şirketlerin farklı ülkelerdeki mallarına el konulması haksız kamulaştırma kapsamında değerlendirilebilecektir.
Sonuç
Haksız kamulaştırma yasağı, uluslararası yatırım hukuku ve ekonomik yaptırımlar ilişkisi kapsamında son derece önemlidir. Ekonomik yaptırımların bu yasağı ihlal teşkil edip etmediğinin değerlendirilebilmesi için ekonomik tedbirler genel olarak ele alındıktan sonra herhangi belli bir tedbirin haksız kamulaştırma yasağını ihlal ettiğinin tespiti için yine o tedbir özelinde münferiden bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu doğrultuda uluslararası yatırım hukukunda benimsenmiş kamusal yarar, etkili bir tazminatın ödenmesi ve ayrımcılık yasağı koşulları, Rus şirketlerinin farklı ülkelerdeki mallarına el konulması açısından kümülatif olarak sağlanmalıdır. Ancak genel itibariyle kümülatif şartlardan özellikle tazminat ve ayrımcılık yasağı açısından savaşın gidişatı ve münhasıran Rus şirketlerinin hedef alınması göz önüne alındığında ilgili yaptırımlar kapsamındaki doğrudan veya dolaylı kamulaştırmaların, haksız kamulaştırma yasağı teşkil edebilmesi muhtemeldir.
Hilal Şahin, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Halihazırda İstanbul Medeniyet Üniversitesi Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans programı öğrencisidir. 2021 yılından itibaren ICIL bünyesinde olup Formasyon 2 öğrencisidir. Uluslararası insancıl hukuk, uluslararası tahkim, ticaret hukuku yanında uluslararası ilişkiler ile de ilgilenmektedir.
[i] Bkz: https://www.bmwk.de/Redaktion/DE/Pressemitteilungen/2022/09/20220916-bundesregierung-stellt-rosnet-deutschland-unter- treuhandverwaltung.html ve https://www.bundesregierung.de/breg-en/search/trust-management- rosnet-2127254, (24.09.2022)
[ii] Davis, Daniel (1982), ‘The Trade Embargo and The Irrevocable Letter of Credit’, Arizona Journal of International and Comparative Law, C: 1, s. 213-232, s. 215
[iii] Aygül, M. & Vural Çelenk, B. (2018). Ekonomik Yaptırımlar ve Akreditif. Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, 4 (1), 1-18. https://dergipark.org.tr/tr/pub/tfm/issue/38811/451536
[iv] Gönültaş, Bahattin. “Rusya’ya uygulanan yaptırım sayısı 10 bine dayandı”. Anadolu Ajansı (20 Nisan 2022), https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rusyaya-uygulanan-yaptirim-sayisi-10-bine-dayandi/2568150
[v] Bukleyb, Cuma. “Batı’nın Rusya’ya Ekonomik Yaptırımları”. Independent Türkiye (1 Ağustos 2022). https://www.indyturk.com/node/537506/d%C3%BCnyadan-sesler/bat%C4%B1n%C4%B1n-rusyaya-ekonomik-yapt%C4%B1r%C4%B1mlar%C4%B1
[vi] Haidar, J.I., 2015.”Sanctions and Exports Deflection: Evidence from Iran, 30 Temmuz 2017, Wayback Machine, Paris School of Economics, University of Paris 1 Pantheon Sorbonne, Mimeo
[vii] Bir tedbirin veya tedbirler dizisinin etkisi, dolaylı bir kamulaştırmanın belirlenmesinde merkezi bir rol oynadığında, bu durum ‘tek etki doktrini’ olarak bilinir: bkz R. Dolzer, ‘Indirect Expropriations: New Developments?’ (2003) 11 NYU Env’l LJ 64, 79 vd.
[viii] Bakos, Mr. Alexandros Cătălin, Duggal, Dr. Kabil. “Economic sanctions in international investment arbitration”. Jus mundi. Erişim 17 Eylül 2022. https://jusmundi.com/en/document/wiki/en-economic-sanctions-in-international-investment-arbitration
[ix] M. Sornarajah, The International Law on Foreign Investment, 3rd edn (Cambridge University Press, 2010), 383.
[x] Siag v Egypt (Award) ICSID Case No. ARB/05/15, para 428
[xi] Lim, Ho, Paparinskis, International Investment Law and Arbitration, UK: Cambridge University Press, 2018, s. 323-324.
[xii] See, e.g., Mamidoil Jetoil Greek Petroleum Products Société SA v. Albania, ICSID Case No. ARB/11/24, Award, 30 March 2015 (Knieper, Banifatemi, Hammond).
[xiii] See, e.g., Gemplus SA and Others v. Mexico and Talsud SA v. Mexico, ICSID Case Nos. ARB(AF)/04/3 and ARB(AF)/04/4, Award, 16 June 2010 (Veeder, Fortier, Magallón Gómez).
[xiv] See, e.g., Ioannis Kardassopoulos and Ron Fuchs v. Georgia, ICSID Case Nos ARB/05/18 and ARB/07/15, Award, 3 March 2010 (Fortier, Orrego Vicuña).
[xv] Feldman v Mexico (Award) ICSID case No. ARB(AF)/99/1, https://www.italaw.com/sites/default/files/case-documents/ita0319.pdf
[xvi] NAFTA, (North American Free Trade Agreement), https://www.italaw.com/sites/default/files/laws/italaw6187%286%29.pdf, s. 282-283
[xvii] Feldman v Mexico (Award) ICSID case No. ARB(AF)/99/1, para 100
[xviii] ADC v. Hungary (Award) ICSID Case No. ARB/03/16, para 435
[xix] International Thunderbird Gaming Corp. v. Mexico, UNCITRAL (NAFTA), Award, 26 January 2006, para. 147, Wälde diss. op. (Professor Dr Albert Jan van den Berg, President; Lic. Agustin Portal Ariosa; Professor Thomas W. Wälde), para. 309
[xx] B. A. Wortley, Expropriation in Public International Law (Cambridge University Press, 1959), 40–57.
[xxi] Lim, Chin Leng- Ho, Jean- Paparinskis, Martins. International Investment Law and Arbitration. s. 324.
[xxii] Bkz: ‘‘2001 Articles on Responsibility of States for Internationally Wrongful Acts’’, 2001, https://legal.un.org/ilc/texts/instruments/english/draft_articles/9_6_2001.pdf, s.6-7
[xxiii] Diğer ülkeler için bkz: International Investment Arbitraiton Navigator (IIIAN), “https://investmentpolicy.unctad.org/international-investment-agreements/countries/175/russian-federation” (24.09.2022)
[xxiv] BBC News ‘‘Putin’in Rusya’da kısmi seferberlik ilan etmesini protesto eden binden fazla kişi gözaltına alındı’’ (22 Eylül 2022), https://www.bbc.com/turkce/articles/czvn9ej75e5o
[xxv] Zelenyi,Oleksandr. ‘‘Expropriation of Russian assets in Ukraine” Fieldfisher, (20 Mayıs 2022), https://www.fieldfisher.com/en/insights/expropriation-of-russian-assets-in-ukraine
[xxvi] Reinisch, ‘National Treatment’, 862.
[xxvii] DM v. Mexico, para. 193.