Çin’in BM’de Yaptığı Bildirim Bağlamında Uzay’da Tehlikeli Yaklaşmalar ve Güvenli Bölgeler
Giriş:
Uluslararası hukukun sınırları insanlık yeni gelişmelere imza attıkça genişlemektedir. Uzayın keşfi ve uzay faaliyetlerinin gelişimi ile bu alanlara ilişkin olarak da hukuki normlara ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. BM bünyesinde 13 Aralık 1963’te önemli bir genelge yayınladı1. Bu genelge 1967 tarihli Dış Uzay Antlaşmasının2 temelini oluşturmaktadır. Bu anlaşma Uzay hukukunun günümüzde ki kaynaklarının ilkini oluşturmaktadır ve Uzay hukukuna hâkim diğer anlaşmaların kaynağı olduğu söylenebilir. Bunun ardından sırasıyla diğer uzay antlaşmaları yürürlüğe girmeye başladı: 1968 yılında Astronotların Kurtarılmasına İlişkin Antlaşma3, sonra Sorumluluk Antlaşması4, ardından Tescil Antlaşması5 ve son olarak da Ay Antlaşması6 kabul edildi.
Günümüzde, uluslararası kamu hukukunun hızla gelişen alanlarından biri olan Uzay hukuku bünyesinde çok değişik tartışmalar barındırmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri de uzay faaliyetlerinin bünyesinde birçok tehlike barındırmasıdır. Nitekim titizlikle yürütülmesi oldukça önemli olan bu faaliyetler bünyesinde atılacak yanlış adımlar tüm dünyayı etkilemektedir. Bu sebeple de özellikle tehlikeli durum yaratan hallerde devletlerden belli önlemleri alması ve önemli bazı sorumlulukları yerine getirmesi beklenmektedir. Bu tehlikeli durumlardan biri de uzayda iki uydunun birbirine olması gerekenden daha fazla yaklaşmasıdır. Nitekim bu durumda muhtemel bir çarpışma riski doğmakta ve iki uydu da tehlikeye girmektedir. Bu tip durumlara karşı nasıl önlemler alınabileceği uluslararası hukukta tartışmalıdır. Bu tartışmalı önlemlerden biri de güvenli bölgelerdir. Bu yazıda genel olarak uzayda gerçekleşen tehlikeli yaklaşımların hukuki ve politik etkileri ve uzayda bir güvenli bölgele ilan edilmesine ilişkin tartışmalar ele alınacaktır.
A. Olaylara Genel Bir Bakış:
Dış Uzay Antlaşması’nın (DUA) 5.maddesinde getirilen düzenleme uyarınca, “Antlaşmaya Taraf Devletler, uzayda keşfettikleri ve astronotların yaşamı veya sağlığı için tehlike oluşturabilecek herhangi bir olayı, Antlaşmaya Taraf olan diğer Devletlere veya Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine derhal bildireceklerdir.7” Bu kapsamda antlaşmaya taraf devletler tehlike oluşturması muhtemel durumlarda BM’ye bildirimde bulunmak suretiyle tehlikeli durumun giderilmesini diğer bir devletten talep edebilirler.
Bu maddeye dayanarak 3 Aralık 2021 tarihinde Çin BM Genel Kurulunda bir bildirimde bulunarak SpaceX’ e ait olan Starlink-10958 uydusunun, ilki 1 Haziran 2021 tarihinde ikincisi 21 Ekim 2021 tarihinde olmak üzere iki kere Çin Uzay İstasyonu ile müteakip yakın karşılaşmada bulunduğunu beyan etmiştir9.
Bu tarz durumlar aşağıda da ele alınacağı üzere muhtemel bir çarpışma riski oluşturduğu için tehlikeli durumlar olarak görülmektedirler. Bu sebeple Çin yaptığı bildirimde DUA’nın 6.maddesine göndermede bulunmuş ve sözleşmeye taraf devletlerin ulusal uzay faaliyetlerinden dolayı uluslararası sorumluluğu olduğunu hatırlatmıştır10.
B. Uzay’da Tehlikeli Yaklaşmaların Uzay Hukuku Bağlamında Etkileri:
2015 tarihinde Rusya’ya ait olan Luch askeri uydusunu, iki özel uydunun (GSO ve Intelsat) yakınında işletmesi uluslararası arenada birtakım kaygılara yol açmıştı11. Nitekim askeri bir aracın diğer araçlara önceden bir bildirim olmaksızın bu şekilde yakınlaşması uzayın askeri amaçlarla kullanılması tehlikesini de tekrar gündeme getirmişti. Luch-Intelsat yakınlaşması her ne kadar herhangi bir kaza ile sonuçlanmamış olsa da beraberinde önemli tartışmalar getirmiştir. Nitekim uzayda gerçekleşme ihtimali bulunan aşırı yakınlaşmalar günümüzde önemli bir tehlike teşkil etmektedir. Bu yakınlaşmalar kasıtlı ya da kasıtsız olabilir ancak her halükârda iki taraf için de tehlikelidir.
Bu kapsamda yapılan eleştirilerden en büyüğü uzay faaliyetlerini yürüten devletlerin, güvenlik için gerekli ekonomik ve sistematik altyapıyı sağlamasına rağmen diğer devletlerle koordinasyon içinde hareket etmekte eksik olmalarıdır. Nitekim diğer devletleri de etkileyebilecek olan uzay faaliyetleri için devletlerin kendi arasında koordinasyon içinde hareket etmesi önemlidir. Uzayda tehlikeli yakınlaşmalar da aslında bu koordinasyonun önemini vurgulamaktadır. Bununla birlikte, bu yakınlaşmalar, uzay hukuku bağlamında devletlerin sorumluluğuna da yol açabilir.
Tehlikeli Yaklaşmalar ve Sorumluluk:
DUA madde 6 devletlere ulusal uzay faaliyetleri konusunda yetkilendirme ve sürekli denetleme yükümlülüğü getirmiştir12. Bu kapsamda devletler belli bir uzay faaliyetine ilişkin olarak yetkilendirme verirken riski azaltmak gerekli incelemeleri yapmalı ve uzay faaliyeti sürecinde de devamlı olarak denetim yapmalıdır. DUA, uzayda yürütülen faaliyetler sonucunda devletlerin sorumluluğu bakımından çok temel bir anlayışa sahiptir. Her durumda, tüm ulusal uzay faaliyetlerinin DUA’nın gerekliliklerine uygun olmasını sağlamak devletin görevidir13. Belirtmek gerekir ki DUA madde 6 bağlamında, uluslararası yükümlülük, bir devletin uzaydaki ulusal faaliyetlerinin kendisine atfedilmesini ifade eder14. Bu kapsamda devletler kendi bünyelerinde hareket eden özel şirketlerin faaliyetlerinden de sorumlu olacaklardır.
Tehlikeli yakınlaşmalar aslında uzay faaliyetlerini riske soktukları için devletler tarafından önlem alınması gereken durumlardan biridir15. Çünkü, yukarıda da ifade edildiği üzere bu durumlar çarpışma riskini doğurabilmektedir. Devletlerin DUA madde 6’da ifade edildiği üzere denetleme yükümlülüğü kapsamında bu durumların oluşmasını mümkün olduğu sürece önleme yükümlülüğü vardır. Neticede, eğer bu yakınlaşma neticesinde bir kaza ortaya çıkarsa bu söz konusu devletin Sorumluluk Antlaşmasının ilgili hükümleri bağlamında tazminat ödemekle yükümlü tutulmasına neden olabilir16. Tabi bunun söz konusu olabilmesi için Sorumluluk Antlaşması bağlamında şartların yerine gelmesi gerek. Bu kapsamda eğer bir devletin uzay nesnesine diğer bir devlet tarafından uzayda bir zarar verilirse, zarara yol açan devlet hatalı olması halinde zarardan sorumlu tutulabilir17.
C. Tehlikeli Yaklaşmalar Bağlamında Uzayda Güvenli Bölge İlan Edilmesi:
Tehlikeli yakınlaşmalara bir çare olarak uluslararası arena tarafından getirilen çözümlerden biri de uzay araçlarının veya uzay istasyonlarının etrafında bir güvenli bölge ilan edilmesidir. Güvenli bölge kavramı aslında yeni bir kavram değildir. Özellikle savaş zamanlarında devletlerin denizde veya havada belirli bölgeleri belirleyerek spesifik kurallar ile girişi kısıtlaması söz konusu olabilmektedir. Denizde veya hava sahasında koruma bölgelerinin ilan edilmesinin temel sebebi bölgede normalde algılanan veya tanımlanmış bir tehdide karşı önlem almaktır18. Uzayda olduğu gibi, açık denizlerdeki tüm faaliyetler de barışçıl amaçlarda olmalıdır19 ve hiçbir devletin egemenliğine tabi değildir20. Açık denizlerde belirli bölgelerin ilan edilmesi başta devletler tarafından yasal görülmemiş olsa da zamanla artan güvenlik kaygıları devletlerin yaklaşan gemilerden ve uçaklardan bilgi toplamak amacıyla bölge kurma vb. uygulamalara yönelmesine sebep olmuştur21. Günümüzde uzayda da devletler belirli güvenlik kaygıları taşımaktadır ki Çin’in BM’de yaptığı bildirim de bu durumu göstermektedir. Bu kapsamda uzayda da güvenli bölge ilan edilip edilemeyeceği yönünde tartışmalar yapılmaya başlanmıştır22. Özellikle DUA’nın belli maddeleri bu konuda önem arz etmektedir. Yazının devamında bu maddeler güvenli bölgeler kapsamında ele alınacaktır.
Dış Uzay Antlaşması madde 1,2 ve 9 Bağlamında Güvenli Bölge:
DUA madde 1 de getirilen düzenleme ile uzayda tüm devletlere bilimsel araştırma yapma özgürlüğü tanınmıştır: “Ay ve diğer gök cisimleri de dahil olmak üzere uzay, eşitlik temelinde ve uluslararası hukuka uygun olarak hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm Devletler tarafından keşif ve kullanım için özgür olacak ve gök cisimlerinin tüm alanlarına erişim serbest bir şekilde sağlanabilecektir.23” Bu madde kapsamında özellik arz eden ilke ise ‘serbest erişim’ (free access) ilkesidir. Bu kapsamda ayrım gözetilmeksizin tüm devletlere uzaya serbest erişim hakkı tanınmıştır. Bu devletler için bir hak olmakla birlikte bir sorumluluktur da. Bu kapsamda devletler uzayda çalışma yaparken diğer devletlerin belli bir noktaya erişimini kısıtlayamazlar.
Uzayda güvenli bölge ilan edilmesi durumunda diğer devletlerin uzaya erişim hakkı belli bir miktar kısıtlanmış olacaktır. Bu durumun DUA madde 1’i ihlal edip etmeyeceğinin tartışılması gerekir. Ancak bu madde kendi içinde bu ilkeye bir sınırlama getirmiş ve diğer devletlerin çıkarlarının önem arz ettiğini vurgulamıştır24.
Bu kapsamda deniz hukuku örneğinden hareket edecek olursak, uluslararası deniz hukuku, bölgenin uygun olması ve başka bir ulusun seyrüsefer özgürlüğünü gereksiz yere engellememesi halinde, denizlerde güvenli bölge ilan edilmesine izin vermiştir25. Bunu uzay hukuku bağlamında da düşünebiliriz ve bu kapsamda diğer devletler uzaya serbest erişim hakkını gereksiz yere ve yoğun şekilde kısıtlamayan güvenli bölgelerin serbest erişim ilkesini ihlal etmeyeceğini söyleyebiliriz.
DUA madde 2’ye göre devletler uzayda faaliyette bulunurken ulusal iktisaba yol açabilecek herhangi bir egemenlik iddiasında bulunmamaları gerekir. Bu durum sözleşmede şu şekilde ifade edilmiştir: “Ay ve diğer gök cisimleri de dahil olmak üzere uzay, egemenlik iddiasıyla, kullanım veya işgal yoluyla veya başka herhangi bir yolla ulusal iktisaba tabi değildir.26”
Söz konusu maddenin İngilizce aslında bu durum “appropriation” kelimesi ile ifade edilmiştir. Bu kelime genel olarak kendine mal etme, sahiplenme, mülk edinme gibi anlamlara gelmektedir. Belirtmek gerekir ki söz konusu kavram İngilizce sözlükte şu şekilde tanımlanmaktadır: “genellikle izinsiz olarak, kendi kullanımınız için bir şeyi alma eylemi27. “Appropriation” terimi oldukça geniş bir kavram olmasına rağmen maddenin devamında “egemenlik” ve “işgal” gibi tabirler kullanılarak aslında bir nevi maddenin kapsamı kısıtlanmaktadır. Bundan yola çıkarak doktrinde e DUA madde 2 ile önlenmeye çalışılan şey aslında devletlerin Uzayda “toprak egemenliğini” edinmesi olduğu yönünde görüşler yer almaktadır28.
Bu kapsamda uzayda belli bir bölgenin herhangi bir devlet tarafından kısıtlanması durumunda bu ilkenin ihlal edilip edilmeyeceği tartışmalıdır29. Bu aslında güvenli bölge ilan edilerek getirilen kuralların ne derece diğer devletlerin uzay faaliyetlerini kısıtladığına göre değişebilir. Örneğin bir devlet diğer devletlerin güvenli bölgeye erişimini tamamen yasaklamak yerine bilgi alışverişi vb. az kısıtlayıcı bir durumu şart koşmuşsa bunun tek başına ulusal iktisap niteliğinde olacağı söylenemez.
Doktrinde genel olarak uzayda güvenli bölgelerinin uluslararası olarak tanınması için aşağıdaki kriterlerin yerine gelmesi gerektiği belirtilmiştir: (1) bölgenin oluşturulması ve sürdürülmesinde şeffaflık; (2) bölgenin kurulması egemenlik hakkı vermez ve (3) bölge dışında geçerli olan kurallar bölge içinde de geçerlidir30.
Son olarak ele alınması gereken madde DUA madde 9’da yer alan “gerekli özen” (due regard) ilkesidir. Gerekli özen ilkesi, devletin, zararlı eylemlerin meydana gelmesini önlemek için gerekli bütün adımları attığını makul şüphenin ötesinde kanıtlamasını gerektirir31. DUA’nın 9. maddesinde belirtilen gerekli özen ilkesinin sağlanabilmesi için uzay faaliyetinde bulunan devletlerin uygun önlemleri alabilmesi gerekir. Bu kapsamda uzayda bir güvenli bölge ilan edilmesi devletlerin uzay faaliyetinin güvenliğini sağlamak için aldığı bir önlem olarak özen yükümlülüğü kapsamında değerlendirilebilir. Ancak bunun için yukarıda belirtilen iki ilkenin (serbest erişim ve ulusal iktisaba konu olmama) ihlal edilmemesi gerekir. Bu sebeple de güvenli bölge ilan edilirken uzay faaliyetinde bulunan diğer devletlerin faaliyetleri çok fazla kısıtlanmamalıdır.
Sonuç:
Devletler gerek savaş dönemlerinde gerek savaş dönemi dışında güvenlikleri yönünden belirli kaygılar duyabilmektedirler. Bu kaygılar onları uluslararası hukuk bağlamında belirli önlemler almaya sevk edebilmektedir. Bu kaygılar uzay faaliyetleri bağlamında da devam etmekte ve değişik çözüm önerileri uluslararası düzenlemeler nezdinde tartışılmaktadır. Bu çarelerden biri olan güvenli bölgeler özellikle DUA’nın belirli maddeleri bağlamında tartışmalı durumlara yol açmaktadır. Ancak uzayda kesin olarak bir güvenli bölge ilan edilemeyeceğini söylemek doğru olmayacaktır. Aksine ilan edilen her türlü güvenli bölge kendi içinde kuralları ve koşulları incelenerek her olay özelinde bir yoruma gidilmesi daha mantıklı olacaktır.
Kaynakça:
- “Declaration of Legal Principles Governing the Activities of States in the Exploration and Use of Outer Space”, UNGA Resolution 1962(XVIII), of 13 Aralık 1963
- Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dahil, Uzayın Keşif ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten İlkeler Hakkında Andlaşma (1967) (Treaty on Principles Governing the Activities of States in the Exploration and Use of Outer Space, Including the Moon and Other Celestial Bodies) https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/12732.pdf (Erişim tarihi 5.10.21)
- BMGK, Agreement on the Rescue of Astronauts, the Return of Astronauts and the Return of Objects Launched into Outer Space, 3 Aralık 1968, https://www.unoosa.org/pdf/gares/ARES_22_2345E.pdf (Erişim tarihi:17.12.21)
- BMGK, Convention on International Liability for Damage Caused by Space Objects, 1972, https://www.unoosa.org/pdf/gares/ARES_26_2777E.pdf (Erişim tarihi:17.12.21)
- BMGK, Convention on Registration of Objects Launched into Outer Space, 15 Eylül 1976, https://www.unoosa.org/pdf/gares/ARES_29_3235E.pdf (Erişim tarihi:17.12.21)
- BMGK, Agreement Governing the Activities of States on the Moon and Other Celestial Bodies, 11 Temmuz 1984 https://www.unoosa.org/pdf/gares/ARES_34_68E.pdf (Erişim tarihi:17.12.21)
- DUA m. 5
- https://www.theguardian.com/science/2021/dec/28/china-complains-to-un-after-space-station-is-forced-to-move-to-avoid-starlink-satellites (Erişim tarihi: 06.02.22)
- UN GA Committee on the Peaceful Uses of Outer Space, A/AC.105/1262, 6 Aralık 2021 https://www.unoosa.org/res/oosadoc/data/documents/2021/aac_105/aac_1051262_0_html/AAC105_1262E.pdf (Erişim tarihi: 06.02.22)
- DUA m. 6
- https://www.bbc.com/news/world-europe-34581089 (Erişim tarihi:06.02.22)
- DUA m.6: “States Parties to the Treaty shall bear international responsibility for national activities in outer space, including the Moon and other celestial bodies, whether such activities are carried on by governmental agencies or by non-governmental entities, and for assuring that national activities are carried out in conformity with the pro- visions set forth in the present Treaty. The activities of non-governmental entities in outer space, including the Moon and other celestial bodies, shall require authoriza- tion and continuing supervision by the appropriate State Party to the Treaty. When activities are carried on in outer space, including the Moon and other celestial bodies, by an international organization, responsibility for compliance with this Treaty shall be borne both by the international organization and by the States Parties to the Treaty participating in such organization.”
- COLOGNE COMMENTARY ON SPACE LAW, VOL. 1 (Stephen Hobe, Bernhard Schmidt-Tedd & Kai-Uwe Schrogl et al. eds., 2009). 54
- Marchisio, S. National Jurisdiction For Regulating Space Activities Of Governmental And Non-Governmental Entities, Activities of States in Outer Space in Light of New Developments: Meeting International Responsibilities and Establishing National Legal and Policy Frameworks, United Nations Thailand Workshop on Space Law. (2010)
- Ted Adam Newsome, The Legality of Safety and Security Zones in Outer Space: A Look to Other Domains and Past Proposals,4, (Aug. 2016) ( LL.M. Thesis, McGill University) 14
- Bkz: Sorumluluk Antlaşması m 3, m 4 ve m 5
- Sorumluluk Antlaşması m 3: “Fırlatan bir Devletin dünya yüzeyinden başka bir yerde başka bir fırlatan devlete ait bir uzay objesine veya başka bir fırlatan Devletin bir uzay nesnesi tarafından böyle bir uzay nesnesi üzerindeki kişilere veya mülke zarar verilmesi durumunda, ikincisi; hasar, kendisinin veya sorumlu olduğu kişilerin kusurundan kaynaklanması halinde yükümlü olacaktır.”
- Supra 15, 26
- Bkz: BM Deniz Hukuku Sözleşmesi: Madde 88, https://www.un.org/depts/los/convention_agreements/texts/unclos/unclos_e.pdf (Erişim tarihi: 10.02.22)
- BM Deniz Hukuku Sözleşmesi: Madde 89
- Bkz: Supra 15 29 vd.
- https://medium.com/@NinoRosso/the-legal-limitations-of-safety-zones-in-outer-space-9faf949457be (Erişim tarihi:10.02.22)
- DUA m. ½: “Outer space, including the Moon and other celestial bodies, shall be free for exploration and use by all States without discrimination of any kind, on a basis of equality and in accordance with international law, and there shall be free access to all areas of celestial bodies.”
- COLOGNE COMMENTARY ON SPACE LAW, Vol. 1, Art. I, (Stephen Hobe, Bernhard Schmidt- Tedd & K. Shrogl eds., 2009, syf. 36, para.35
- Kenneth Schwetje. Protecting Space Assets: A Legal Analysis of “Keep-Out Zones”,15 J. Space L., 131, 134, 1987
- DUA m. 2: “Outer space, including the Moon and other celestial bodies, is not subject to national appropriation by claim of sovereignty, by means of use or occupation, or by any other means.”
- https://dictionary.cambridge.org/dictionary/english/appropriation (Erişim tarihi:09.02.22)
- Ram S. Jakhu & Steven Freeland, Art.II, COLOGNE COMMENTARY ON SPACE LAW, VOL. 1 (Stephen Hobe, Bernhard Schmidt-Tedd & Kai-Uwe Schrogl et al. eds., 2009), Syf. 48
- Bkz: Supra 15 66-68
- Ibid 53
- Sergio Marchisio, Article IX, in I COLOGNE COMMENTARY ON SPACE LAW, Stephan Hobe et al. , 2009 syf. 175-176