Dış Uzay Antlaşması ve Sorumluluk Antlaşması Bağlamında “Büyük Takımyıldızları – Devletlerin Sorumluluğu” İlişkisinin Değerlendirilmesi
Dış Uzay Antlaşması ve Sorumluluk Antlaşması Bağlamında “Büyük Takımyıldızları – Devletlerin Sorumluluğu” İlişkisinin Değerlendirilmesi
Giriş
Uzaya ilişkin ilk girişimlerden günümüze, uzay faaliyetlerinin kayda değer bir artış gösterdiği ve özellikle son on yılda bu gelişmelerin hızlanarak devam ettiği görülmektedir. Belirtmek gerekir ki, 4 Ekim 1957’de fırlatılan Sovyet Rusya’nın uydusunun bir plaj topu büyüklüğünde olduğu ifade edilmekle birlikte, günümüzde SpaceX, Amazon, Telesat ve OneWeb gibi şirketler ise binlerce uydudan oluşan büyük takımyıldızı fırlatmaları üzerine çalışmaktadırlar[i]. Öyle ki, artık tek uydu fırlatmaları değil binlercesinin fırlatılması söz konusu olmaktadır. Ancak bu büyük takımyıldızları pek çok avantaj sağladığı gibi dezavantajlarıyla da gündeme gelmektedir. Bu yazıda öncelikle büyük takımyıldızlarına dair açıklamalarda bulunulacak olup Dış Uzay Antlaşması’ndan doğan yükümlülükleri bağlamında ve devamında Sorumluluk Antlaşması uyarınca devletlerin yükümlülükleri bakımından değerlendirme yapılacaktır.
- Büyük Takımyıldızları (Mega-Constellations): Avantajları ve Dezavantajları
Küresel telekomünikasyon ağı için oldukça popüler bir yöntem haline gelmeye başlayan büyük takımyıldızları, yüzlerce ya da binlerce uzay aracından oluşan uydulardır[ii]. Uzay endüstrisinde birtakım yazarlar büyük takımyıldızlarına, uçakların ve gemilerin izlenmesi, geniş bant internet erişimi sağlamaya yönelik bir potansiyele sahip olmaları ve dolayısıyla bağlantı konusunda iyi bir konsept olduğunu ve kazançlı bir gelir akışı sağlayacağı yönünden yaklaşmaktadırlar[iii]. Öte yandan, büyük takımyıldızlarının, çarpışmalara sebebiyet verme ve uzay enkazı oluşması açısından risk taşımaları nedeniyle uzay açısından endişelenilmesi gereken bir husus olduğunu ifade edenler de bulunmaktadır[iv]. Büyük takımyıldızlarına ilişkin hususlar bunlarla da sınırlı değildir. Nitekim 2019 Mayıs ayında SpaceX tarafından fırlatılan Starlink internet uydusu büyüktakımyıldızı içerisinden 60 tanesinin tekrar fırlatma denemeleri[v], sonrasında uyduların çıplak gözle görülebiliyor olması gökbilimciler nezdinde endişeye yol açmıştır[vi]. Nitekim bu deneyimlerden birini de Türkiye’de 2021 Mayıs ayında İstanbul dahil olmak üzere bazı illerde pek çok sıralı ışıkların çıplak gözle görülmesi oluşturmaktadır.
Diğer yandan ise dış uzay konusunda üzerinde önemle durulan, uzaydan yararlanmada eşitlik ilkesi açısından da büyük takımyıldızları çeşitli problemleri gündeme getirmektedir. Halihazırda dünya üzerinde, herhangi bir uzay faaliyetinde bulunmamış devletler mevcutken özel şirketlerin ve bazı devletlerin yüzlerce uydudan oluşan büyük takımyıldızı fırlatmalarının, eşit yararlanma ilkesi açısından ihlal teşkil ettiği de bazı yazarlarca ifade edilmektedir. Zira, Space Generation Advisory Council’in (SGAC) operasyon yöneticisi Matteo Cappella’nın ifade ettiği üzere, devletler/özel teşekküller Alçak Dünya Yörüngesi’ne (Low Earth Orbit – LEO) fırlatılıp yerleştirilen büyük takımyıldızları ile, Alçak Dünya Yörüngesi’nde bir uydu trafiğine, diğer bir ifadeyle kalabalığa sebep olmakta ve henüz hiçbir uzay faaliyetinde bulunmamış olan devletlerin büyük takımyıldızları bir kenara, tek uydu fırlatmasından oluşan uzay faaliyetlerini yapmaları için engel teşkil etmektedir[vii].
Çin’in yaklaşık 13 000 uydudan oluşan büyük takımyıldızı fırlatma projesi yürüttüğünü duyurması, LEO’nun çok daha kalabalık bir hale gelebileceği endişesini gündeme getirmektedir.[viii]. Çin’in uzay faaliyetlerini yürüten önemli kurumlardan biri olan China Aerospace Science and Technology Corporation (CASC)’ın üst düzey yöneticilerinden Bao Weimin’in kamuoyuna yaptığı bilgilendirmede, uzay temelli internet uyduları planladıklarını ve geliştirdiklerini ifade edip test uydularını fırlatmaya başladıklarını belirtmiştir[ix]. Dolayısıyla Çin’in, büyük takımyıldızını fırlatma konusunda kararlı olduğu ifade edilebilir. Ancak bu tür fırlatmalar başarılı olsa dahi, uzay ve diğer gök cisimlerinden yararlanmada eşitlik ilkesinin ne kadar gözetildiği tartışma konusu olabilir. Diğer yandan LEO’da bu denli yoğunluğa yol açacak bir uzay faaliyetinin, uzayın sahiplenilemezliği ilkesini de ne ölçüde karşılayacağı yine tartışmalı hususlardan biri olarak karşımızda durmaktadır.
Sonuç olarak ifade edilebilir ki büyük takımyıldızları, her ne kadar diğer uzay faaliyetlerine nispeten düşük maliyet ve buna karşın yüksek gelir akışı sağlayacak olsa da ciddi endişeler taşıyan yönleri de bulunmaktadır. Devletlerin uzay faaliyetlerinden dolayı uluslararası sorumluluğunun önemi düşünülürse, büyük takımyıldızlarının fırlatılma aşamasında devletlerin izin verme yükümlülüğü daha belirgin hale gelecektir[x]. Ayrıca devletlerin responsibility bağlamında yer alan izin verme yükümlülüklerinin yanında liability bağlamında yer alan ve bir zarar meydana geldiğinde söz konusu olan tazminat yükümlülüğü de bu bakımdan son derece kritik bir husustur.
- Dış Uzay Anlaşması Bağlamında Devletlerin Sorumluluğu ve Büyük Takımyıldızları
Uzay, tıpkı açık denizler gibi milletlerarası alanın kullanımına açık olup mülkiyete konu edilemez. İnsanlığın ortak mirası olması sebebiyle (res communis), münhasıran barışçıl amaçlarla kullanılması gerekmekte ve işletimi ile yönetimi uluslararası rejime tabidir kılınmaktadır[xi]. Dolayısıyla devletlerin yüzlerce ve hatta binlerce uydudan oluşan büyük takımyıldızları fırlatmaları, Uzay Hukukunda son kertede önem arz eden antlaşmalardan olan 1967 Dış Uzay Anlaşması kapsamında devletlere izafe edilen sorumluluk açısından pek çok önemli nokta ihtiva etmektedir.
1967 Dış Uzay Anlaşması madde VI uyarınca gerek devlet gerekse hükümet-dışı kuruluşların faaliyetlerine ilişkin sorumluluk uygun taraf devlete (appropriate state party) aittir[xii]. Büyük takımyıldızlarının çarpışma riskinin yüksek olması, dolayısıyla devletlerin Dış Uzay Anlaşması’nın VI. maddesindeki yükümlülüklerinden izin ve devamlı takip görevlerini büyük bir dikkatle ve gerekli özen ile yerine getirmesi icap etmektedir. Buna ilaveten Dış Uzay Anlaşması madde IX’da, devletlerin, ay ve diğer gök cisimleri de dâhil olmak üzere dış uzayın kullanımında işbirliği ve karşılıklı yardım ilkesine göre hareket etmeleri gerektiği ifade edilmektedir. Ayrıca, antlaşmaya taraf tüm devletlerin ilgili çıkarlarına due regard prensibiyle yaklaşarak diğer devletlerin zararına olmayacak şekilde faaliyetlerini yürütmesi gerektiği vurgulanmaktadır[xiii].
Due regard prensibi, devletlerin faaliyette bulunurken bir çıkar dengesi gözetmesi ve bunu gerçekleştirirken diğer devletlerin faaliyetlerine zarar vermemesi, engellememesi olarak ifade edilebilir. Diğer bir ifadeyle due regard prensibi devletlerin faaliyette bulunurken gözetmesi gereken karşılıklı saygıyı ifade eder. Devletler uzay faaliyetinde bulunurken de bu prensibi gözeterek hareket etmekle yükümlüdürler. Uzayın doğası gereği oldukça tehlikeli bir yer olduğu ve dolayısıyla olumsuz sonuçlara yol açma ihtimalinin yüksek olması açısından bakıldığında gerek Dış Uzay Anlaşması ve gerekse diğer ilgili uluslararası hukuk sözleşmeleriyle devletlere yüklenen yükümlülüklerin önemi açığa çıkmaktadır.
- 1972 Sorumluluk Sözleşmesi Bağlamında Devletlerin Sorumluluğu ve Büyük Takımyıldızları
Büyük takımyıldızları bakımından devletlerin responsibility bağlamındaki sorumluluğunun yanında “liability” bağlamında da sorumlulukları da doğmaktadır ki bu bağlamdaki sorumluluk da 1972 Sorumluluk Antlaşması (Convention on International Liability for Damage Caused by Space Objects – LIAB)[xiv] ile düzenlenmektedir. 1967 Dış Uzay Antlaşması’nın VII. Maddesi ile arasında önemli bağlantı bulunan Sorumluluk Antlaşması, söz konusu madde ile paralel hükümler bulundurmaktadır. Dış Uzay Antlaşması’nın VII. maddesi, fırlatan ya da fırlatmayı sağlayan devletin gerçekleştirdiği uzay faaliyeti sebebiyle verilen zararlardan uluslararası sorumluluk (liability bağlamında) taşıyacağını ifade etmektedir[xv]. Bu maddede dikkat çeken bazı hususlar vardır, zira uzay hukukunda önemli isimlerden Marco Pedrazzi’nin belirttiği üzere bu VII. maddede zarar için sorumluluk (liability bağlamında), kusur ya da haksız fiil gibi açık bir kriter belirtilmeksizin çok geniş bir temele oturtulmuştur[xvi]. Sorumluluk Antlaşması ile ilişkili olan bu madde uzay hukukunda sorumluluk konusunda belirlenen rejimin yetersizliğini de gündeme getirmektedir.
Sorumluluk Antlaşması’nın uzay faaliyetlerinde meydana gelen kazalardan oluşan zararların belirlenmesi ve tazmin edilmesi konusundaki tartışmalar yeni değildir. Nitekim Cosmos-İrridum olayında da yoğun tartışmaların yaşandığı bir husus olmuştur, ki Kaiser’in de belirttiği gibi Cosmos-İrridium olayında sorumluluk (liability bağlamında) değerlendirmesi dağınık kalır[xvii]. Söz konusu sözleşmenin amacı[xviii] da göz önünde bulundurulduğunda doğan zararların karşılanması esas olmakla beraber büyük takımyıldızlarının uzayda meydana getirdiği ve tazmin edilmesinde bir fayda bulunmayan ya da aynen tazmini mümkün olmayan zararlar karşısında ne yapılacağı da yine soru işareti olarak durmaktadır. Büyük takımyıldızları gibi son derece riskli ve zaten doğası gereği tehlikeli olan uzay bakımından ilave bir tehlike barındıran bu uydulardan doğan sorumluluğun nasıl belirleneceği de tartışma konusu olacaktır.
Sonuç
Büyük takımyıldızları gerek fiziki olarak yüzlerce ve hatta binlerce uydudan meydana geliyor olmaları, gerekse uzay faaliyeti sırasında meydana getirebilecekleri riskleri dolayısıyla, uzay faaliyeti sonucu, veyahut meydana gelmişse çarpışma sonucu sebep olacağı muhtemel uzay enkazı açısından pek çok olumsuzluk barındırmaktadır. Belirtilmelidir ki, özel şirketler açısından ticari kaygılarla büyük takımyıldızı fırlatmalarının tercih edilmesinin, res communis niteliğini haiz olan uzay bakımından diğer devletlerin uzay faaliyetleri için tehlike oluşturması muhtemeldir. Ayrıca, ticari kaygıların öncelenmesi sebebiyle uzay enkazı bakımından risk oluşturması ihtimallerinin göz ardı edilmesi de söz konusu olabilecektir. Ticari kaygıların ön planda tutulmasıyla uzay hukuku açısından son kertede önem arz eden iş birliği yükümlülüğünün yerini yarışa bırakıyor izlenimini yaratsa da, büyük takımyıldızları saniyeler içinde değişen teknoloji çağında oldukça sık başvurulacak bir uzay faaliyeti olarak karşımızda durmaktadır.
[i]Why SpaceX And Amazon Are Launching 42 000+ Satellites?, CNBC, last access 04.04.2021, retrieved from: https://youtu.be/Qd3suMNNIVs .
[ii] Curbing space debris in the era of mega-constellations. (July 18, 2018). Retrieved from: https://www.esa.int/Enabling_Support/Preparing_for_the_Future/Discovery_and_Preparation/Curbing_space_debris_in_the_era_of_mega-constellations .
[iii] J. Foust, Can satellite megaconstellations be responsible users of space? SpaceNews (2019), https://spacenews.com/can-satellite-megaconstellations-be-responsible-users-of-space/.
[iv] Ibid iii
[v] Wall, M. (2019, May 20). SpaceX to Launch 60 “Starlink” Internet Satellites Thursday. Space.Com. https://www.space.com/spacex-starlink-satellites-launch-back-on-may-2019.html
[vi] Ibid iii
[vii] Cappella, M. (2019) The Principle of Equitable Access in the Age of Mega-Constellations. In: Froehlich A. (eds) Legal Aspects Around Satellite Constellations. Studies in Space Policy, vol 19. Springer, Cham. https://doi.org/10.1007/978-3-030-06028-2_2
[viii] Bommakanti, K. (2021, May 1). The race for mega satellite constellations: Crowding and control in Low Earth Orbit. ORF. https://www.orfonline.org/expert-speak/the-race-for-mega-satellite-constellations-crowding-and-control-in-low-earth-orbit/
[ix] Jones, A. (2021, April 21). China is developing plans for a 13,000-satellite mega constellation. Space News. https://spacenews.com/china-is-developing-plans-for-a-13000-satellite-communications-megaconstellation/
[x] Gelturan, Semanur. “Dış Uzay Antlaşması 6. Madde Kapsamında İç Hukuk Düzenlemelerinin Öneminin Değerlendirilmesi.” ICIL, 9 May 2021, https://icil.org.tr/ .
[xi] Baslar,K (1998). The Concept of the Common Heritage of Mankind in International Law. The Hague: Martinus Nijhoff Publishers, 82-84; Aktaran: Danışman, Z (2019). Uzay Hukukunda Devlet Egemenliği ve Mülkiyet. Ankara: Adalet Yayınevi, s.84.
[xii] “States Parties to the Treaty shall bear international responsibility for national activities in outer space, including the moon and other celestial bodies, whether such activities are carried on by governmental agencies or by non-governmental entities, and for assuring that national activities are carried out in conformity with the provisions set forth in the present Treaty. The activities of non-governmental entities in outer space, including the moon and other celestial bodies, shall require authorization and continuing supervision by the appropriate State Party to the Treaty(….)” Treaty on Principles Governing the Activities of States in the Exploration and Use of Outer Space, Including the Moon and Other Celestial Bodies, entered into force Oct. 10, 1967, Art. VI, 18 U.S.T. 2410, 610 U.N.T.S. 205.
[xiii] “In the exploration and use of outer space, including the moon and other celestial bodies, States Parties to the Treaty shall be guided by the principle of co-operation and mutual assistance and shall conduct all their activities in outer space, including the moon and other celestial bodies, with due regard to the corresponding interests of all other States Parties to the Treaty(…)so as to avoid their harmful contamination and also adverse changes in the environment of the Earth resulting from the introduction of extraterrestrial matter and, where necessary, shall adopt appropriate measures for this purpose (…) If a State Party to the Treaty has reason to believe that an activity or experiment planned by it or its nationals in outer space, including the moon and other celestial bodies, would cause potentially harmful interference with activities of other States Parties in the peaceful exploration and use of outer space, including the moon and other celestial bodies, it shall undertake appropriate international consultations before proceeding with any such activity or experiment(…)” OST, Art. IX.
[xiv] Convention on International Liability for Damage Caused by Space Objects, Mar 29, 1972, 24 U.S.T. 2389, 961 U.N.T.S. 187 (entered into force Oct 9, 1973).
[xv] OST, Art. VII.
[xvi] Pedrazzi, M. (2008). Outer Space, Liability for Damage. Oxford Public International Law (http://opil.ouplaw.com). (c) Oxford University Press, 2015. All Rights Reserved. Subscriber: Peace Palace Library.
[xvii] Martha Mejia-Kaiser, Collision Course: 2008 Iridium-Cosmos Crash, 52 Proc. Int’l Inst. Space L. 274, (2009), p. 280.
[xviii] Danışman, Z (2019). Uzay Hukukunda Devlet Egemenliği ve Mülkiyet. Ankara: Adalet Yayınevi, s.22. “1972 Sorumluluk Sözleşmesi’nin amacı, uzay aracı fırlatma faaliyetinde bulunan devletlerin ve uluslararası örgütlerin uzay araçlarının sebep olduğu zarardan doğan sorumluluk hakkında etkin uluslararası kuralları ve usulleri öngörmek ve ilgili faaliyetler sebebiyle zarar görenlere bu Sözleşme çerçevesinde adil, tam ve zamanında tazminat ödenmesini sağlamaktır”.