“Evrensellik ve Görecelik Arasında İnsan Hakları” Paneli İzlenimleri
İnsan Hakları ve Adalet Hareketin (İHAK) 9 Aralık 2017 tarihinde düzenlediği farklı ülkelerden de konuşmacıların katıldığı “Evrensellik ve Görecelik arasında İnsan Hakları” programına İstanbul Uluslararası Hukuk Merkezi olarak katıldık. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle düzenlenen panele Prof. Benedict Abraham Chigara, Prof. S. Mohammad Marandi, Yrd. Doç. Dr. Ali Emrah Bozbayındır, Dr. Azzam Tamimi, Dr. Anas Al-Tikriti gibi birbirinden değerli isimler katıldı.
“Evrensellik ve Görecelik Arasında İnsan Hakları” panelinde insan hakları kavramı din, ideoloji ve farklı değerler temelinde ele alındı ve bu alanda diğer düşünce sistemlerinin ortaya koymuş olduğu insan ve hak kavramlarının ortak noktalarına ve çelişkilerine dair tartışmalarda bulunuldu. Programa insan hakları resim sergisiyle başlandı.
Açılış konuşması yapan İHAK başkanı Av. Cihat Gökdemir; “İHAK kurucuları olarak mücadelemizin dinamiğini, kimliğimizi oluşturan değerlerden alıyoruz. İnsan Hakları teorisi ve pratiğindeki sorunları görüyor, referanslarımızı göz önüne alarak İnsan Haklarının farklı yorumlarının da olduğunu hatırlatıyoruz” diyerek konuşmacıları davet etti ve panele Prof. Benedict Abraham Chigara’nın konuşmasıyla başlandı.
Prof. Dr. Abraham İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 2. Cihan Harbi’nde ortaya çıkan insanlık trajedilerine karşı yine bu trajedileri yaşatan devletlerce acil ve hızlı bir şekilde yazılan bir belge olduğundan bahsetti. Üzerinde derinlemesine düşünülerek hazırlanan bir belge olmadığını yukardan aşağıya doğru bir sistem inşa ettiğini yani BM’nin insan haklarını tayin ettiğini bu yüzden günümüzde insan haklarının evrenselleşemediğinden söz etti. Çözümün ise farklı değerleri göz ardı etmeden Uluslararası Hukuk sistemindeki gibi devletlerin bir araya gelip anlaşarak birlikte bir insan hakları evrensel bildirgesi yazması gerektiğinden yani aşağıdan yukarıya doğru bir sistem inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
İkinci konuşmacı olan Tahran Üniversitesinden Mohammed Marandı ise batı düşünce sisteminin insan hakları anlamında bazı uygulamalarının yararlı bazı uygulamalarının ise zararlı olduğunu ama bütünüyle dünyada kabul edilmiş sayıldığından batının dünya lideri gibi görülmesini sağladığını ancak bütünüyle kabul etmeyen toplumların var olduğundan bahsetti. İnsan Hakları alanında en önemli konunun ise, hegemonyanın (kültürel iktidar) birbirimizi anlamada, algılarımızda dayatmalarda bulunduğundan ve bu dayatmalarla birbirimizi değerlendirdiğimizden söz etti. Farklı kültürlerin farklı değerlere sahip olmasına rağmen hegemonyadan dolayı batılı olmayan fikirlerin insan hakları kapsamında değerlendirilmediğinden söz etti.
Cordoba vakfı kurucusu Dr. Anas Al-tikriti ise İnsan Haklarına İslam’ın bakış perspektifini anlattı. Dr. Anas al-TIKRITI; “İslam’a giriş beyannamesi لاإله الالله demektir. Ve bu söz, özgürleşmenin de beyanıdır. لاإله الالله demek, ‘benim canımı, rızkımı her şeyimi veren Rabbimdir, başka bir kişi veya kurum değil. O halde kimseden korkmadan fikrimi söylerim. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden çok önce İslam, ‘Makâsıd-i Şeria’ ile 5 kural koymuş; 1) Hayatın muhafazası 2) İnancın muhafazası 3) Zihnin muhafazası 4) Neslin 5) Mülkün muhafazası. Temel insan hakları bunların korunmasıdır zaten.” ifadelerini kullanarak problemin İnsan Haklarının insanların inançlarına ten rengine düşüncelerine göre farklı farklı şekillendiğinden sırf düşünceleri farklı olduğu için asgari insan haklarına bile sahip olamayan toplumlar devletler olduğundan ve bunun BM tarafından göz ardı edildiğinden bahsetti. Günümüzde bütün medeni (medeniyete dair) gelişimeler rağmen en temel insan haklarında bile ikilem içerisinde olunduğunu ve bunun sebebinin ise ahlak boşluğundan kaynaklandığından söz etti.
Akademisyen ve aktivist olan Dr. Azzam Tamimi ise; “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 1948’de yazıldı. Sadece 6 ay sonra, aynı sene içerisinde, Filistinliler katledildi, evlerinden sürüldü, onurları çiğnendi. Filistinlilere bunlar yapılırken, Avrupa’da Yahudilerin hakları için mahkemeler kuruluyordu” ifadelerini kullanarak hemen hemen bütün siyasi iktidarların sadece kendi çıkarlarına göre insan haklarına bakış açısı oluşturduğunu buna göre politikalarını şekillendirdiğinden söz etti. İnsan hakları konusunda BM’nin kendi çıkarlarına göre kimi yerlerde insan hakları ihlallerine ışık tuttuğunu kimi yerlerde ise görmezden geldiğini ve bu nedenle meşruiyetinin sorgulandığı değerlendirmesinde bulundu.
Yrd. Doç. Dr. Ali Emrah Bozbayındır ise dünya da artık yapay zekâyla birlikte insanın statüsünün sorgulandığından bahsederek insan haklarında yeni ve çok farklı gelişmelerin sahne alacağını söyledi. Buna rağmen hala temel insan hakları düzeyinde sıkıntılar yaşandığından insan hakları konusunun bazı devletlerce siyasi sopa olarak kullanıldığından söz ederek bu sıkıntıların dünya milletlerince bir araya gelerek asgari insan haklarında yaşam hakkı adil yargılanma hakkı işkence yasağı gibi müşterek kalması gerektiğini ifade etti.
Translation
As the Istanbul Center for International Law we participated at the “Human Rights between Universality and Relativism” program, which was attended by speakers from different countries that were organized by the Human Rights and Justice Movement (IHRC) on 9 December 2017. The panel was held on the occasion of 10 December World Human Rights Day Benedict Abraham Chigara, Prof. S. Mohammad Marandi, Yrd. Assoc. Dr. Ali Emrah Bozbayındır, Ph.D. Azzam Completion, Dr. Anas Al-Tikriti.
In the panel “Human Rights Between Universality and Relativity”, the concept of human rights was dealt with on the basis of religion, ideology and different values, and discussions were held on the common points and contradictions of the concepts of human rights in which alternative ways of thought were discussed. The program began with an exhibition on human rights.
Following with the opening speech, the president of the organization (IHAK) Cihat Gökdemir; “As the founders of IHAK, we derive the cause of our struggle from the values that make up our identity. We see the problems of human rights theory and practice, and remind us that there are different interpretations of human rights, taking into account our references.” The discussion round began with Abraham Chigara’s speech.
Professor Dr. Abraham mentioned that the Universal Declaration of Human Rights is a document that is urgently and quickly written against the tragic human tragedies of World War II. He mentioned that there is no document prepared with in-depth consideration, that human rights are not universalized today, because it builds an up-down system, that is, the UN just appoints human rights through its organization structures. The solution, he said, would have to build a system from the top to the bottom, without having to ignore the different values, as states like the International Law system must come together and write a universal declaration of human rights together.
The second speaker, Mohammed Marandi, of Tehran University, mentioned that there are societies that do not fully accept that the western system of thought is considered harmful to some beneficial applications of some human rights practices, but that it is seen as the world leader because it is regarded as accepted globally. The most important issue in the field of human rights is that hegemony (cultural power) is in our perceptions of ourself, and in our perceptions of each other. He argued that although different cultures have different values, ideas that are not Western because of hegemony are not considered within the scope of human rights.
Founder of Cordoba Foundation Anas Al-Tikriti described the perspective of Islam on human rights. Dr. Anas al-Tikriti; “The introduction statement to Islam is لاإله الالله. And that is the declaration of liberation. لاإله الالله says, ‘My life is my Lord, who gives everything to my soul, not another person or institution. In that case, I will say my opinion without fear. Long before the Universal Declaration of Human Rights, Islam laid down five rules with the ‘ Maqasid As- Shariah’; 1) Conservation of life 2) Faith 3) Mind 4) Descendants 5) Property.
Societies lacking the preservation of fundamental human rights because states are so different from each other that human rights are shaped differently from people’s beliefs by using the expressions of “human rights are fundamental to human rights.” Even today, despite all the civilized developments, he mentioned that even the most basic human rights, he was in a dilemma, and that the cause was caused by the lack of morality.
Dr. Azzam’s, academician and activist, argument was as follows; The Universal Declaration of Human Rights was written in 1948. Only six months later, in the same year, the Palestinians were slaughtered, driven from their homes, violated their dignity. By making use of these expressions, “he said,” the Palestinians were making courts for the rights of the Jews in Europe, he said that almost all political powers were shaping their politics accordingly, setting the point of view of human rights according to their own interests. In some places the UN is in some ways skeptical about human rights violations, in other cases it has ignored it and therefore it is been questioned about its legitimacy.
Asst. Assoc. Dr. Ali Emrah Bozbayındır said that the world is now questioning the status of humanbeing with the development of artificial intelligence, and new and very different developments in human rights will take place. Nevertheless, he stated that human rights issues are still used as political sticks in some countries because of the stagnation in the level of basic human rights, and these troubles come together in the world nations and stated that the right to life in minimum human rights should be shared as a legal prohibition of torture.
Translated by Abdülaziz Ahmet Yaşar