İNSAN ÖLDÜRME İRADESİ ROBOTLARA VERİLEBİLİR Mİ?
Otonom silahlar temel olarak belli bir amaç için programlanmış ve bir insan iradesi tarafından kontrol edilmeyen, çeşitli durumlarda bu amaca göre kendiliğinden harekete geçebilen silahlardır diyebiliriz. Yani yaygın bilinenin aksine günümüz insansız hava araçları (İHA), dronlar otonom silahlar değiller çünkü birileri tarafından kumanda ediliyorlar, fakat belki yakın gelecekte olabilirler. Çünkü otonomiden bahsedebilmek için söz konusu silahın ateşleme iradesini kendisinin gösteriyor olması gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda mayınlar ilkel otonom silahlardır diyebiliriz. Çünkü harekete geçmeleri için belli bir yere yerleştirilmeleri yeterli oluyor ve patlamaları için gerekli etki gerçekleştiğinde ekstra bir karara gerek olmaksızın patlıyorlar. Günümüz tartışmaları açısından bakacak olursak otonom silahlar gelişen yapay zeka teknolojiisinin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Öğrenebilmeleri ve karar verebilmeleri açısından insanlık için çok faydalı işlevler yerine getirebilen yapay zekalar, yeni silahların geliştirilmesinde de kullanılıyor. Halihazırda yarıotonom silahlar kullanılıyor ancak tam otonom silahlar hala gelişmekte. Başta İHA’lar olmak üzere robotik sistemler pek çok ülkenin dikkatini çekiyor. Örneğin, 2013 yılı itibariyle aktif olarak 23 ülkenin kullandığı İHA’lar, sınır güvenliği, hedef tespit ve takibi, keşif/gözetleme ve silahlı operasyonlar başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kullanılıyor. Tam otonom silahların ortaya çıkarabileceği riskler son yıllarda büyük etik, felsefi ve hukuki tartışmalara konu oluyor. Elon Musk, Stephen Hawking gibi bilim insanları yapay zekalarla geliştirilen öldürme kabiliyeti olan robotların insanlığın sonunu getirebileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlar. Yine 2017 yılında Birleşmiş Milletler de Human Rights Watch’un ve bilim insanlarının uyarıları dolayısıyla otonom silahlar sorununu gündemine alıyor. Diğer yandan otonom silahların avantajlarının olduğuyla ilgili de pek çok argüman mevcut. Peki bu riskler neler, insan öldürme iradesi gerçekten robotlara verilebilir mi? Bu yazıda özellikle hukuki açıdan otonom silahların avantajları ve dezavantajlarına genel olarak bakılacak ve bu soruya cevap aranacaktır.
Otonom silahların kullanılması temel olarak silahlı çatışmaları düzenleyen uluslararası insancıl hukukun konusuna giriyor. İnsancıl Hukuk savaşların ortaya çıkardığı vahşetin, kayıpların minimuma indirilmesi, ölçülü ve etkili askeri hamlelerin yapılması, savaş sırasında savaşanların da insan olduğunun unutulmaması ve sivillere en az zararın verilmesi için ortaya çıkan bir hukuk alanıdır. İlk olarak savaşlardaki yaralılara yardım etmek için 1863 yılında Henry Dunant öncülüğünde Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Cemiyeti’nin kurulmasına ve daha sonra Cenevre ve Lahey’de düzenlenen sözleşme ve protokollere dayanır. Bunlardan Cenevre Protokolleri savaş sırasında yaralanan askerler, savaş esirleri, savaş dışı kalan askerler, zarar gören siviller gibi sorunları konu alırken Lahey Düzenlemeleri çatışmaların yürütülmesinde kullanılan yöntemlerin sınırlanmasını ve çeşitli kural ve yükümlülükleri içerir. İnsancıl hukuka göre silahlı çatışmalarda uyulması gereken temel prensipler vardır. Bunlar, insanilik, siviller ile askeri hedeflerin ayrımının yapılması, gereklilik ve yapılan hamleyle amacın ölçülü olmasıdır. Bu prensipler açısından otonom silahları değerlendirecek olursak ilk sorun insanilik prensibinde karşımıza çıkıyor. İnsanların öldürülmesiyle ilgili kararın vicdanı olmayan sadece yok etmeye programlanmış robotlara bırakılmasının insaniliği tartışılır bir durumdur. Yine insancıl hukuk açısından önemli bir sorun kullanılan savaş metot ve araçlarının sivil ve askeri hedef ayrımı yapabiliyor olmasıdır. Fakat otonom robotların bunu yapabilmesi için üniformaları tanıması gerekiyor ancak bu günümüz teknolojisiyle tam olarak mümkün değil. Yine insancıl hukuk kurallarına göre ellerini kaldırıp teslim olan ya da beyaz bayrak kaldıran askerin vurulmaması gerekir fakat otonom silahlar günümüzde bunu ayırt edebilecek özelliğe de henüz sahip değiller. Bir diğer sorun da ölçülük prensibiyle alakalı. Otonom silahlar vurulacak hedefin amaç için değerini ölçüp ona uygun şekilde hamle yapabilecek muhakeme kabiliyetine sahip olabilirler mi? Bir hamlenin ölçülülüğü değerlerle alakalıdır, o durumun tüm özelliklerinin birlikte değerlendirilip bir karara varılması gerekir ve değerlerle ilgili bir karara varabilmek için bir insan iradesi gerekir. İnsanilik tartışması daha çok etik ve ahlaki bir tartışma ancak sivil ve askeri ayrımının yapılmasıyla ilgili eleştiriye otonom silah savunucuları, bu teknolojinin gelişiminin desteklenmesiyle askeri üniformaların ayırt edilebilmesi, teslim olan askerin anlaşılabilmesi gibi gelişmelerin sağlanabileceğini ve bu yapılırsa robotların kuralların uygulanmasında insanlardan daha başarılı olabileceğini söylüyorlar. Buna günümüzde pek çok tıbbi operasyonda robotların kullanılması ve insanlardan çok çok daha düşük hata oranına sahip olmalarını örnek gösteriyorlar. Ölçülülük prensibiyle ilgili eleştiriye bakacak olursak bu silahların kullanımının sınırlı şekilde tercih edilmesi ve ölçülülüğün aşılma ihtimalinin olmayacağı şekilde konumlandırılması gibi önlemlerle bu durum aşılabilir.
Otonom silahların kullanılmasıyla ilgili bir diğer önemli hukuki sorun cezai sorumluluk. Otonom bir silahın işlediği savaş suçu için kim sorumlu tutulacak, robotu üreten firma mı, yazılımı yazan kişi mi, kullanılması emrini veren komutan mı? Bu konuda bir boşluk olması savaş suçlarının işlenmesini kolaylaştırır mı? Bu çok tartışmalı bir durum. Bir robotun işlediği suçun cezalandırılması için bireysel sorumluluğa gitmek pek kolay değil ancak belki devletlerin sorumluluğundan bahsedilebilir. Devlet sorumluluğunda ise devletlerin bununla ilgili bir yargılamayı kabul etmesi gerekir, en azından bir sözleşmeye taraf olması ve bu sözleşmeyle bu konuda yargılanmayı kabul etmesi gerekir. Günümüzde otonom silahlar için tüm devletlerin böyle bir şey yapmasını beklemek fazla iyimserlik olur.
Otonom silahların kullanılmasının en temel avantajı savaş alanından insanları çekip alması ve böylelikle daha az insan kaybına sebep olabilmesi ihtimali. Fakat bunun için de tüm devletlerde bu teknolojinin olması gerekir aksi takdirde robotların karşısında insanların olduğu bir durum karşımıza çıkar ve yine insan kaybının fazla olur.
Sonuç olarak otonom silahlar, yapay zeka teknolojisinin ilerlemesiyle gelişmeye devam ediyor. Ortaya çıkması muhtemel sorunlar teknoloji geliştikçe aşılabilir ancak bunun için zaman gerekiyor. Muhtemel problemler aşılmadan kullanılması ihtimali ve bunların terörist grupların eline geçmesi gibi riskler de mevcut. Bunun için otonom silahlar ve onların geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar yasaklansın diyenleri anlaşılır bulabiliriz. Diğer yandan yasaklama bu araştırmaların yapılmaması için kesin çözüm olacak mı sorusu var. Eğer yasal olmayan yollardan da olsa bu silahlar geliştirilmeye devam edecekse gerçekçi yaklaşıp gelişiminin hukuka uygun şekilde desteklenmesi ve geç olmadan düzenlemelerin yapılması daha etkili ve faydalı olacaktır.